Sınır Koymada Etkili 2 Yöntem: Nedir Bu Seçenek Sunmak ve Sıralamalı Konuşmak?
Sınır
Koymada Etkili 2 Yöntem: Nedir Bu Seçenek Sunmak ve Sıralamalı Konuşmak?
Çocuklarımız büyüyor. Artık “sadece”
ebeveynlerinin kararlarını uygulayan çocuk olmaktan uzaklaşıyorlar.
Çevrelerinde olan bitene daha da dikkat etmeye, dolayısıyla “ben” olma yolunda
kendi seçimlerini yapmak/kararlarını vermek istiyorlar. Çocuğun
bağımsızlaşması, dünyayı keşfetmek istemesi ve inatlaşmaya başlaması ortalama
olarak aynı gelişimsel dönem içerisinde gerçekleşmektedir. Dünyayı keşfetmek
isteyen çocuk hemen hemen her durumda kendi karar vermek isteyecektir. Aslında
çocuğun istediği tek şey; “ben yaptım, ben başardım” duygusunu yaşamak.
Tamam çocuklar bağımsızlaşsın, seçimlerini
yapsın dünyayı keşfetsin de her zaman onun dediği olmaz ki dediğinizi duyar
gibiyim J
Tabi ki her kararı çocuk veremez. Sizin çizdiğiniz sınırlar içinde güvenli bir
şekilde seçimlerini yapsınlar/kararlarını versinler.
Diyelim ki bir akşam yemeği dışarıda yemek
istediniz ve bir mekana geldiniz, sipariş vereceksiniz. Çocuğunuzun hazır tavuk
değil de et yemesini istiyorsunuz. Çocuğunuza “kebap mı yemek istersin yoksa
köfte mi? gibi bir seçenek sunmak
işlevsel olabilir. Bu şekilde seçenek sunarak ona şu mesajı
verdiniz: Kendi yemeğini kendin seçtin ve benim makul sınırlarım içerisinde.
İşleri biraz zora sokalım ve bu sipariş
verme örneğine tekrar dönelim. Sizin seçenek sunmanıza rağmen çocuğunuz “Ben
tavuk yiyeceğim!” diye inat etsin. Şimdi iki karşı taraf oldunuz. İnatlaşmayı
seçerseniz muhtemelen o kazanacak. Ya da siz çok kararlı olacaksınız et yemesi
konusunda ve çocuğunuzda inat edecek “Öyleyse yemiyorum” diyerek bağıracak.
Hemen hemen hepimizin yaşadığı bu tipik senaryoda o an yapılacak hiçbir taktik
işe yaramayacaktır. Bırakın çocuğunuz o gecelik tavuk yesin. İnci Öğretmen’in
hep dediği “Dışarıda çocuk terbiye edilmez.” tavsiyesini göz önünde
bulundurabilirsiniz. Şimdi size bu senaryor da dahil olmak üzere pek çok durumu
önceden çözebileceğiniz, en azından
minimum kaosla atlatabileceğiniz bir taktik
olan “sıralamalı konuşmaktan” bahsedeceğim.
Sıralamalı konuşmanın püf noktası; bir
gününüzü sabah uyanmaktan başlayarak akşam uyumaya kadar sırayla çocuğunuza
anlatmaktır. Örneğin, çocuğunuza sabah uyandığında birazdan tuvalete
gideceğiz ve yüzümüzü yıkayacağız, sonra hazırlanıp seni okula götüreceğim ben
de işe gideceğim, istersen kazak mı yoksa gömlek mi giyeceğini sen
seçebilirsin. Okulun bittikten sonra seni almaya geleceğim ve eve gideceğiz.
Ben yemek hazırlarken sen de masamızı kurarsın / bana yardım edebilirsin. Yemekten sonra ne
oynayacağımıza sen karar verebilirsin. Oyun oynadıktan sonra dişini fırçalayıp,
tuvaletini yapıp uyuyacaksın. Böyle yaparak çocuğunuza çok genel bir
çerçeve çizdiniz. Bu sıralamayı yaparken çocuğunuzun kriz çıkarabileceği
noktaları (sabah okula gelirken kıyafet seçme, okuldan sonra bir yerlere gitmek
isteme vs.) da önceden seçenek sunarak sorunsuz atlatabilirsiniz. Çocuğunuza
gün içinde 2-3 kez aynı sıralamayı yaparak gününü planlamış ve belirsizliğin
vermiş olduğu kaygıyı minimuma indirmiş olursunuz. Çocuk bir süre sonra rutine
alışacak ve çok fazla tekrarlamaya gerek duymayacaksınız. Hatta bu rutini tren
vagonları şeklinde somutlaştırabilirsiniz.
Şimdi ilk örneğe dönelim. Eğer yemeğe
gidileceği sabahtan belliyse sıralamanın içine bunu ekleyebilirsiniz. Sabah
çocuğunuza akşam yemeği dışarıda yiyeceğiz; köfte mi yemek istersin yoksa kebap
mı diye sorduğunuzda onu psikolojik olarak hazırlamış oluyorsunuz. Özellikle
kaygılı, inatçı ve sınırlarını arayan çocuklarda işinize yarayacak bir yöntem
olduğunu düşünüyorum.
Sınırla
ve güvenle kalın…
Psikolog
Ahmet SERT