Psiko-Onkoloji Hastalarında Ruh Sağlığı ve Psikolojik Destek Süreci

Psiko-Onkoloji Hastalarında Ruh Sağlığı ve Psikolojik Destek Süreci
Psiko-Onkoloji Hastalarında Ruh Sağlığı ve Psikolojik Destek Süreci

PSİKO-ONKOLOJİ HASTALARI İLE PSİKOLOJİK DESTEK SÜRECİ

Kanser günümüzde en yaygın olan rahatsızlıklardan biridir. Kansere; biyolojik, davranışsal, çevresel, genetik ve psikososyal gibi pek çok farklı faktör etkili olabilmektedir. Kanser tedavisinde cerrahi müdahale, kemoterapi, radyoterapi, akılı ilaç, hormon terapisi gibi pek çok farklı tedavi yöntemi kullanılmaktadır. Bu tedavi yöntemlerinin her biri tanı almış bireylerde farklı etkilere neden olabilmektedir. Kanser hastaları bedensel pek çok problem ile baş ederken, psikolojik açıdan süreci yönetebiliyor olmaları da çok kıymetlidir. Pek çok kanser hastası için moral, motivasyon ve psikolojik iyi oluşun önemini konusunda hekimler ve ruh sağlığı profesyonelleri hemfikirdir.

Kanser tanısı almış bireyler Yas Döngüsü’ne göre 4 aşamadan geçmektedir. Onkoloji hastaları İnkar, Öfke, Pazarlık, Depresyon ve Kabullenme aşamaları nasıl yaşanmakta olduğunu bir bakalım. Yas döngüsünün tedavide önemli bir yeri vardır. Hasta hangi basamakta takılı kaldı ise, o basamağı keşfederek psikolojik tedavisi buna göre yapılandırabiliyoruz.

         İnkar; yas döngüsünün ilk adımı. Gerçeği görmekten son ana kadar kaçar, yaşadığı acı verici deneyimi kabullenmekten çok uzaktır, özellikle kendi kendine bu deneyimi yok saymak ister. Kanser hastası olduğu kabul etmede yaşanan zorluklar, tedaviyi reddetme, hasta değilmiş gibi davranmak, hastalığa dair konuşmalardan kaçınmak gibi tutum ve davranışlar görülebilir.

   Öfke; yasın ikinci aşaması olan bu evrede kişi artık yaşadığı deneyimi görür ve bu deneyime karşı büyük bir öfke duymaya başlar. Neden kanser hastası olduğuna dair genel bir agresyon ve isyan vardır. Kendine, hekimlere, aile üyelerine, bazen inanç sistemine dair çeşitli öfke belirtileri görmek mümkündür.

Pazarlık; yasın üçüncü aşaması olan bu evrede kişi, yaşadığı öfke sonrasında sakinleşir ve yaşadığı duygu yoğunluğunu hafifletmek için kendisiyle ve çevresindekilerle pazarlık yapmaya başlar. Hastalığı geçirebileceğine dair uygun olmayan arayışlar, tedavi yöntemleri deneme ya da telafi davranışları gibi pek çok davranış gözlemlenebilir.

Depresyon; yasın dördüncü aşaması olan evrede kişi artık inkar etmeyi, öfkelenmeyi tamamen bırakmıştır. Gerçekle tamamen yüzleşmiş, yaşanılan olumsuz deneyim yüzünden eski zamanlara tekrar dönemeyeceğine dair düşüncelerle zihni meşgul olur. Kanser hastalığına sahip olmanın altında deyim yerindeyse “ezilir.” Bu nedenle kişi büyük bir mutsuzluk yaşar, ruhsal bir çöküntü içine girer. Umutsuzluk ve karamsarlık en yoğun duygulardır.

Kabullenme; Son evreye gelen kişi, bu evrede yaşadığı durumu sindirme ve geleceğe dair planlar yapma eğilimindedir. Eski yaşamına tekrar dönmesi gerektiğinin farkına varır. Ve böylece çevresiyle tekrar iletişime geçmeye başlar, biraz daha dışa dönük bir ruh haline bürünmeye başlar. Hastalıkla baş edebileceğine yönelik inançlar aktifleşmeye, kişi hayatının kontrolünü eline almaya başladığı evredir.

        Yas döngüsünün her aşamasında kanser hastaları farklı ve yıkıcı duygu-düşünceler hatta bazen psikolojik çatışmalar kaynaklı bedensel belirtiler ile mücadele etmek zorunda kalır. En sık yaşanan problemler ise; ölüm korkusu, anksiyete atakları, kontrol kaybı hissi, güçsüzlük, yetersizlik, umutsuzluk gibi depresif duygular, enerji yitimi, isteksizlik gibi pek çok psikolojik semptom kanser hastalarının tedavi sürecine eşlik etmektedir maalesef.

  Kanser tanısı almış bireyler ile çalışırken; kişinin geçmiş psikiyatrik ve psikolojik öyküsünün varlığı, bugünkü başvuru sebebi ve semptomları, aile patolojisi, eğitim ve mesleki durumu, medeni hali, çocuk sahibi olma durumu, aile ilişkileri, sosyal destek ve yaşamı, bugüne kadar geçirmiş olduğu hastalıklar, ameliyatlar, travmatik olayların varlığı gibi konularda detaylı bilgi alınır. Kişinin bilişsel çarpıtmaları (felaketleştirme, aşırı genelleme gibi) saptanır ve bunlar üzerine çalışılır. Kişinin yaşam kalitesini artırmak amacıyla yaşanılan uyku probleminin varlığı sorgulanır ve ihtiyaca yönelik çalışmalar yapılır.

  Kanser; kişinin hastalığı nasıl algıladığı, daha önce bir yakınından tanıklık ettiği kanser öyküsü, kanserin evresine bağlı olarak herkes için farklı bir anlam ifade edebilmektedir. Kanser tanısı almış bireyler ile çalışırken kişinin hastalığa yüklediği anlam ile çalışmak kadar aile ile çalışmak da oldukça önemli yer tutmaktadır. Terapi sürecinde temel hedef; kişinin yaşam kalitesini artırmak, mümkün olduğu kadar yaşadığı stres ile başa çıkabilmesini sağlamaktır. Amaç fiziksel olarak iyileşiyorken, ruhun da psikolojik dengesini korumak hatta kişinin baş etme gücünü artırmaktır.

 

Klinik Psikolog Serpilnur Avar

Klinik Psikolog Ahmet Sert